Eğitim-Sen Sinop Şube Başkanı Müfredatı Eleştirdi
Source: Haberler
SİNOP - Eğitim-Sen Sinop Şube Başkanı Musa Uzun, "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" müfredatı taslağını eleştirerek, "Hiçbir yerde tartışılmadan eğitimin bir paydaşları ve bileşenlerinin görüşleri alınmadan sadece Bakanlığın arka bahçelerinde birileri tarafından hazırlanıp kamuoyuna birden duyuruldu. Gümrükten mal kaçırır gibi bir hafta içinde oldubittiye getirerek bunu yasallaştırmak istiyorlar. Biz de buna karşıyız. Böyle bir kanunda insan yetiştirilmez" dedi.
Eğitim-Sen Sinop Şube Başkanı Musa Uzun, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlanan yeni müfredat taslağını değerlendirdi. Uzun, yeni müfredatla, sormayan, sorgulamayan evcil bir nesil her şeye itaat eden, baş kaldırmayan bir nesil yetiştirmek istendiğini söyledi.
"SORMAYAN, SORGULAMAYAN, EVCİL BİR NESİL, HER ŞEYE İTAAT EDEN, BAŞ KALDIRMAYAN BİR NESİL YETİŞTİRMEK İSTENİYOR"
Musa Uzun, şöyle konuştu:
"Hiçbir yerde tartışılmadan eğitimin bir paydaşları ve bileşenlerinin görüşleri alınmadan sadece Bakanlığın arka bahçelerinde birileri tarafından hazırlanıp kamuoyuna birden duyuruldu. Gümrükten mal kaçırır gibi bir hafta içinde oldubittiye getirerek bunu yasallaştırmak istiyorlar. Biz de buna karşıyız. Böyle bir kanunda insan yetiştirilmez. Biliyorsunuz, 2'inci yüzyıla girdik. Tabii ki devletlerin amacı milli eğitimler amacıyla nesillerini yetiştirmektir. Bunu yetiştirirken 1'inci yüzyılın amacı Atatürk'ün çizdiği modelde fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmekti. Şimdiki müfredatta ise bunun tam tersi uygulanıyor. Sormayan, sorgulamayan evcil bir nesil her şeye itaat eden, baş kaldırmayan bir nesil yetiştirmek isteniyor. Biz bunun doğru olmadığını 21'inci yüzyıl biterken bu yüzyılda insanların soran, sorgulayan, kendini geliştiren, pasif kalmayan, hürriyetleri sonuna kadar kullanabilen nesiller yetiştirmek devletlerin görevi olmalı.
"ANADOLU COĞRAFYASINDAKİ FARKLILIKLAR, DİLLER HEPSİ YOK SAYILARAK HERKESİ TEK TİPLEŞTİRİYORLAR"
Buradaki müfredatta 12 Eylül anayasasından da kaynaklı müfredatlarımızda daha öncekilerde tek tip, tek vatan, tek millet tek bayrak gibi insan yetiştirme modeli bu. Bizim ülkemiz birden fazla dilin konuşulduğu, bir sürü kültürün yaşadığı etnik kökenlerin olduğu bir ülke. Anadolu coğrafyasındaki tüm bu farklılıklar, diller hepsi yok sayılarak herkesi tek tipleştiriyorlar. Nedir bu tek tipleştirme? Türk - İslam sentezi. Daha öncekiler de biraz daha Türkçülük ön plandaydı. Bunda da İslam sentezini daha içine katılıyor. Türkiye'de biliyorsunuz, bir sürü İslami değerleri savunduğunu söyleyen tarikatlar, cemaatler var. Bunlardan hangisinin görüşü bu? Devletimiz bu müfredatta bunu tek tipleştirmiş. İslam modelini kendine göre belirlemiş ve belli bir kalıba sokarak insanları yetiştirmeye çalışıyorlar. Burada özgürlükler, hürriyetler çıkarılmış. Birkaç yerde özgürlüklerden bahsedilmiş ama özgürlüğü de şöyle tanımlamış; devlet çıkarlarını gözeten yerden özgürlükler. Yani devletin çıkarına ters düşen bir çıkar olduğu zaman sesinizi çıkartmayın, itaat edin. Devletin Ali menfaatleri diye düşündükleri bu menfaatleri ön plana çıkartın. Onlara sesinizi çıkartmayın. Yani sormayın, sorgulamayın. Devlet ne derse sizi yönetenler size ne verirse ona yetinin nesli yetiştirmek aslında bunun amacı. Biz bilimin, çağdaşlığın, laikliğin esas alındığı bir eğitim sistemi istiyoruz. Görüyorsunuz, ülkemizin durumunu. Bir tane yetişmiş dünya çapında bir doktorumuz yok, mühendisimiz yok, fizikçimiz yok. Aslında var. Fakat ülkede belli bir zamana kadar bizim okullarımızda okumuş ama daha sonra yurt dışına gitmiş yetişmiş insanlarımız var. Aşıyı bulan Almanya'da bir Türk. Amerika'da Aziz Sancar, gibi bir bilim adamımız var ama bunlar sadece bizim övünme kaynağımız. Türk olmalarıyla övünüyoruz. Başka bir şey yok. Bunların bilime, insanlığa kattıkları katma değerin bizim ülkemize faydası yok."